| 0 yorum ]


Birçoğumuz Cenevre'deki CERN labaratuvarının adını ilk kez "Melekler ve Şeytanlar" kitabında gördük.Bilimkurgu filmlerinin senaryosunu andıran,evrenin sırlarını çözmeyi sağlayacak,Vatikan'ın birçok bilimadamını ortadan kaldırmasına neden olan bir deney anlatılıyordu kitapta.Hatta kasım ayında Isparta'da düşen Atlasjet uçağında CERN'in Atlas Deneyi'nde görevli olan Prof. Dr. Engin Arık ve Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ'ın bulunması akıllara acaba bu sıradan bir uçak kazası değil mi? gibi soruları getirmişti.
Evrenin başlangıcındaki Büyük Patlama'dan sonra ortaya çıkan enerjiyi yeniden oluşturarak maddenin kütle kazandığı ana gidilmeye çalışılacak.
Yani Büyük Patlama koşullarını yeniden oluşturmak amacıyla;yerin 100 metre altında,27 km uzunluğunda tünel inşa edilip devasa boyutlarda bir mıknatıs yerleştirilip, tünelin sıcaklığı -271 dereceye düşürülmüş.Yaklaşık 9 milyar dolarlık bir harcama..Değer mi?Fazalasıyla...Saniyede 800 milyon parçacığın çarpışmasını sağlayacak olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı 10 Eylül Çarşamba günü çalıştırılarak ilk proton demetinin 27 kilometre uzunluğundaki ana halkada dönmesi izlenecek. Hatta 2009 un sonlarında küçük karadeliklerin gözlenmesi planlanıyor.Şaka gibi...
Ama insanoğlunun aklı bu kadar şeye nasıl yetiyor diye düşünmemek lazım,belki de insan yaşadığı evrenin sırlarını çözmek için vardır,zaten aklın yapabildikleri de sanıldığı gibi çarpma bölmeden ibaret değil.
Bu kadar önemli bir deney eğer kara deliklerin dolayısıyla evrenin sırrını çözmeyi sağlayacaksa,bunun adı Tanrı'nın işine karışmak olur diyen Vatikan'a mı inanmak lazım yoksa Tanrı'nın insana bahşettiği aklı kullanarak bilmin en üst noktasına erişebilmenin onurunu mu yaşamak lazım; o herkesin kendi takdiri.Artık felaket senaryoları gerçek olur da kara delik dünyayı yutar mı yoksa başka evrenler keşfedilir de boyutlar arasında gidip gelinir mi bilinmez.Ne diyelim hayırlısı neyse o olsun:)

0 yorum

Yorum Gönder


Yazıyla Alakası Olmayan,Küfür Ve Argo İçeren Yorumlar Yayınlanmamaktadır.